BAŞBAKAN YARDIMCISI SN. HAKAN ÇAVUŞOĞLU
BASIN YAYIN VE ENFORMASYON GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ARŞİVİ’NDEN ANKARA FOTOĞRAFLARI SERGİSİ AÇILIŞ KONUŞMASI
Bugün, cumhuriyetimizin fotografik hafızasını bünyesinde barındıran Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’nün çatısı altında, anlamlı bir sergi vesilesiyle bir araya gelmiş bulunmaktayız. Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 98. yıldönümü vesilesiyle başkentimizin geçmişine uzanan bu güzel etkinlikte sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek isterim.
Günümüzde interaktif bir şekilde bilgi paylaşımının had safhaya ulaştığı medyada, tarihe tanıklığı kolaylaştıran fotoğrafın önemi artarak sürmektedir. Olayları tüm gerçekliğiyle ortaya koyabilen fotoğrafın zihinlerdeki sindirim süreci oldukça uzun, etkisi ve ifade gücü kalıcıdır.
Tarih içerisinde fotoğrafların doğru okunması, tarihe tanıklığın hakkaniyetle gerçekleştirilmesi açısından mühimdir. Her baktığımızda bize farklı ayrıntılar sunabilen fotoğrafların gözüyle tarihimizi iyi değerlendirmeliyiz. Bu açıdan fotografik hafızamız tarih yorumlarımızda önemli yer tutar.
Değerli misafirler, ben de burada yakın tarihimizde Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarından bazı fotoğraflardan bahsedeceğim. Tarihi bir olayı ele alırken, detayların iyi irdelenmesi, olayların ardındaki gerçek anlamların idrak edilmesi son derece önemlidir diye düşünüyorum. Bu bakımdan 27 Aralık 1919 tarihini, Kurtuluş Savaşımızın fikri harekâtının tamamlanıp, seçilmiş bir merkezden askeri ve siyasi tatbikine başlandığı tarih olarak zikretmek doğru olacaktır. Gazi Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelişini bu minvalde değerlendirilmesi, Cumhuriyetimizin temellerindeki tarihi süreci ve manevi yapıyı doğru anlamak açısından önemlidir. Ayrıca o günlerin bugüne nasıl ışık tuttuğunu da açık bir şekilde görmemize yardımcı olacaktır.
Bakınız, Amasya Genelgesi’nin, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin fotoğraflarını gözünüzde canlandırın. Mustafa Kemal Paşa, Amasya, Erzurum ve Sivas’ta Anadolu’nun değişik bölgelerinden gelen milletin temsilcileriyle, vatanın kurtuluşunu istişare etmiştir. O dönemde siyasi olarak farklı düşüncelerin, ülkenin geleceğine dair farklı fikirlerin olmadığını düşünmek mümkün müdür? Elbette değildir. Ancak söz konusu vatan topraklarının bekası, milletin kaderi olduğu için ortak bir hedefte, bir umutta, bir inançta birleşmekten kimse imtina etmemiştir. Kimse “dünyanın en doğru işini de yapsan seni alkışlayacak değiliz.” diye çıkışmamıştır. Ele alınan konuların siyaset üstü olması sebebiyle, tek bir irade olarak dimdik durulması gerektiğinde kimse ayrımcılık gütmemiştir. İşte bu ruh sağlandıktan sonra 27 Aralık 1919’da Ankara’ya gelinmiştir. Gazi Mustafa Kemal milletinin yükselttiği bu birlik ruhunu Ankara’dan Anadolu’nun her köşesine ulaştıracak mücadeleyi artık fiilen başlatmıştır. Bu ruh bugün de milletimizde yaşamaktadır. Gelecek nesillere aktarmakta bizlerin vazifesidir ve bunu başaracağımıza olan inancımız tamdır.
Yine Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’ya gelişindeki vaziyetin fotoğrafını bilmek de önemlidir. Öyle ki, tarihi çarpıtarak milli ruhumuzun ve bu ruhla kazanılan zaferlerin nasıl yok sayıldığını, nasıl algı operasyonları yapıldığını anlamak açısından son derece değerli bir örnektir. Ankaralıların işgal tehdidi altında dahi kırılmayan özgürlük ve bağımsızlık iradesini bu vesileyle gururla ifade etmiştir. Ankaralılar 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa’yı Dikmen sırtlarında selamlamıştır. Ankaralıların bu duruşu bütün Anadolu’nun bir yansımasıdır ki bu maneviyat kurtuluşa giden yol olmuştur.
Değerli Konuklar,
27 Aralık 1919 tarihinin bir diğer detayına, bir başka mücadeleye daha dikkat çekeceğim. Bu mücadele o dönem basın üzerinden yürütülen mücadeledir. Gazeteler üzerinden sürdürülen savaş, bugünü anlamamıza yardımcı olan ve oynanan oyunların ne kadar uzun süredir devam ettiğini anlatmak açısından yine güzel bir örnektir diye düşünüyorum.
Tarihi sürece baktığımızda o günlerde de askeri ve siyasi mücadelenin yanında milli mücadelenin karşısında olan mütareke basını ile yabancı basına karşı bir sinir savaşının da titizlikle sürdürüldüğünü görüyoruz. Hali hazırda çıkan bir İrade-i Milliye gazetesi var idi. Ancak yeterli görünmüyordu. Çünkü işgal kuvvetleri ve yandaşları basın üzerinden fesat tohumları ekmeye yoğun bir şekilde devam ediyordu. Gazi Mustafa Kemal Ankara’ya gelir gelmez ilk ilgilendiği konulardan biri gazete çıkarma işi olmuştur. Eski bir taş baskı makineyle Ankara’ya gelişinden tam 14 gün sonra yeni gazete çıkarılmış, ismini de “Hakimiyet-i Milliye” koymuştur.
Değerli misafirler, bir asır öncesinden söz ediyoruz. Tarihimizin bir dönüm noktasından… Detaylara indiğimizde, ayrıntıları bir araya getirdiğimizde karşımıza çıkan manzara ne denli tanıdık değil mi?
O günün fotoğraflarını doğru okursanız, o karelerin sizi getireceği zaman dilimi tam da bugündür. Bu millet Kurtuluş mücadelesinde her daim aynı algı operasyonlarıyla, aynı yalan ve manipülasyonlarla karşı karşıya bırakılmıştır. Siyasi operasyonlar, algı oyunları, ülkesini dünyaya karalayan işbirlikçiler dünde vardı bugün de var.
o günkü fotoğraflarla bugünküler arasında değişmeyen bir şey daha var ki o da aziz milletimizin milli ve manevi değerlerine bağlılığı, özgürlüğüne, tam bağımsız Türkiye idealine sarsılmaz inancı, bu yolda sahip oldukları bükülmez iradesidir.
27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa’yı Dikmen sırtlarında karşılayan o milli irade bugün de dimdik ayaktadır. O gün emellerine ulaşamayan mihraklar, bugün de 15 Temmuz 2016 gecesi canları pahasına sokaklara dökülen aziz milletimiz tarafından bir kez daha bertaraf edilmiştir. FETÖ’cü hainlere hadlerinin bildirildiği ve tanklara, tüfeklere “dur” denilen 15 Temmuz fotoğrafları, 100 yıl öncesindeki kurtuluş mücadelesinin fotoğraflarıyla birebir örtüşmektedir. O gün de millet sahnededir, bugün de.
Yarın da ülkesine, milletine ve demokrasisine sahip çıkacak kahraman milletimizin önüne dikilmeye kalkışan tüm terörist örgütlerin hepsini silip atmaya yetecektir. Hangi kirli odak olursa olsun gelecekte de hayal kırıklığına uğrayacaktır şüphesiz. Birliğimiz, beraberliğimiz ve bu temelde gün be gün büyüyen, güçlenen Türkiye bunun en büyük teminatıdır.
Bu düşüncelerle bu güzel etkinliğe katılımınızdan dolayı hepinize teşekkür ediyor, emek veren herkesi tebrik ediyorum. Bir kez daha tüm konukları en kalbi duygularımla sizleri selamlıyorum.